15 Mayıs 2011 Pazar

Overdose

Pekalâ biliriz sevdayı..
Ağıt yakmasını da biliriz dudak aramızdaki delikanlı narelerle,
Arkasından sövmeyi de en terbiyesizinden..
Yanmayı da biliriz bir edasına,
Yakmasını da biliriz şehri cayır cayır..

Pekalâ biliriz sevdayı
Dellenmesini de iyi biliriz
Delirtmesini de,
Derdinden ölmesini de, öldürmesini de..

Bak hep diyorum "pekalâ biliriz sevdayı" diye..
Çünkü hayra yorulan rüyaları da biliriz,
Rüyada sevda diye kan-ter içinde yorulmayı da.
Ruhun geceye karıştığı vakit gül bahçelerine koşmayı da iyi biliriz çıplak ayakla yar için yaradan aşkına..

Bilmesine iyi biliriz sevdayı da, lakin ne giysek yakışmıyor hüzünden başka üzerimize..

Sağlığına...

10 Ocak 2011 Pazartesi

Gökten zembille inen sadece Aşk'tır..

Gökten zembille inen sadece aşktır
ve ölüm daha şık durur bronz bir tende
her daim sıfır kilometre bir gün var önümüzde
gir ve ortalığı karıştır.

ah diyorum, ahı bilir misin sen?
dünya dedikleri gömgök bir yatır
nereden bilmiş beni, röntgeni icat eden
otuz yıl yaşadım elde var sıfır.

git ve körünü öldür, bitsin artık nazları
şöförlerin kurşunlaması gibi birtakım tabelaları
iştah kabartan ne varsa iste onları
vurmak, her insana yakışır.

dünya küçük demişlerdi, nerdesin
kuyruğunu bırakması gibi bir kertenkelenin
kim böyle orta yerde bırakır
ve yazmaz birkaç satır.

bana günahtir,
nereye gidersem orası senin yurdun
çünkü aklımdan çıkmıyorsun.

Yoldaş!

Yazasım var yoldaş,
anlatasım var...
Hele bir başlayayım,kağıtta keramet var.
Çöller boyu yüzüp,neme doyasım var.
Neme lazım su,
çok gözyaşım var yoldaş.

Hasretim var sırdaş...
Hasretime sırlar gömüp,
aşka muhalif olasım var.
Yemyeşil bir karanlığa bakışım var,
aynaları kırasım var yoldaş.

Karayazı’m var dadaş...
Elimde kar taneleri var..
Öyle çaresizken ben...
Kardan soba yapasım var..
Karayazı’da üşüyesim var yoldaş.

Seni dinleyesim var sesdaş,
gözlerimi kapatasım var.
Sen anlattıkça yarsız,
Akacak gözyaşım var.
O ses NEY ise,
bu huzurun adı ne yoldaş...

Özleyesim var kalpdaş.
Gelmeyeceğini bile bile,
kendime daha ne işkencelerim var.
Sende gördüğüm aşk ise...
Bu müsveddeler kim yoldaş.

Mevsimim var kardaş,
Gökkuşağı olmayan sıcaklığımda.
Bende renk arayan biçare,
Hissettiğin duyguda yanlışın var,
Benim sevdiğim renk ateştir.
Kömür de bir renk değil midir yoldaş.

Benim sevmişliğim var arkadaş,
Aldanmışlığım,adanmışlığım var.
Destur çekip...
Sözümü meclisin en görünen yerinden,
Bana aşkı anlatan fukaraya bir çift sözüm var,
Sen hiç benim gözlerimdeki ölüyü gördün mü  Yoldaş...            

A.A.A  

25 Aralık 2010 Cumartesi

YAR'DIR,,

yaraları unutturandır..
gözlerinde umutları canlandıran,
saçlarına kuzey yıldızı toplatandır..
tebessümüne dudak ısırtan,
güzelliğiyle melek kıskandırandır..
adının yanına adını koyduran,
teninin kokusunda kaybolandır...
..






22 Aralık 2010 Çarşamba

Gramaj hatası var senin ruhunda


Sen ki; yahu çok güzelsin. Nasıl izah etmeli bunu anlaşılır bir dille. Mesela gözlerinde bir şey var açıklayamıyorum onu. Sanki aynı kareye sığdırılmış topyekûn, yeryüzü ve gökyüzü. Suretin, meleklerin aslını aratmaz! Saçların bu benzetmeler dizisine esmer rüzgârlar kategorisinden katılıyor. Kirpiklerinde güneşi örtme telaşındaki gri bulutların telaşı hâkim. 

Ellerin, ırmaklardan daha çıplak! –ki değme ustalara taş çıkartıyorsun sevişme sanatında, bir heykeltıraş edasıyla. Bir tuvali fırçalarcasına göğsüme dokunurken; küçük balans ayarlarıyla, tabloyu hedonist bir şahesere dönüştürüyorsun bir bakıma. Es vermeyen öpüşlerin adeta dudaklarımı tekrar besteliyor, lal bir operada. Pekâlâ, tenini tüm bunların dışında sayıyorum. Yoksun ve de benden kilometrelerce uzaksın elbette… Olsun seni hayal ediyor olabilmek de lütuf, bu zulamdaki düşlerin dahi iliklerine kadar donduğu mevsimde!

Aslına bakarsan bu mucize!
Tanrıdan bu…
Bizim çözmekte aciz kaldığımız kördüğümün
Ancak O hakkından gelebilir!
Lakin Tanrı kıyamaz âşıklara, toz konduramaz.
Derinlerde bir yerde gizlenmiş o tebessümü çıkartır
İmkânsızlığın yüzüne vurur!
-ki bu münafıklığı itikat bellemiş aşkta
Sana ben milyarlarca kelam yazdıysam
Onlar ancak önsözüdür yazacak olduklarımın!
Harf harf bir evren büyütüyorum senin için..
Her zerresine seni enjekte ediyorum bu savsak alfabenin..
Yalanım yok inan bana!
..

17 Aralık 2010 Cuma

Hissiyat Fakültesi



Menşei yalnızlık
adı belirsiz
efkarı meçhul bir adamın yazdıklarından ne olacak,
Umut ışıklarının dik geldiği
mutluluk ve hüznün eşitlendiği tarihte
Müsait bir zulmet bulup yazabilirim ancak.

Kıvamında yakalarsan,
maliyeti en düşük ağlama şeklidir yazmak,
Beyinde yaktığı şekeri saymassak.
Ve,en can ciğerlerimi aldatma eşiğimdir kağıdı karalamak,
Yükte hafif,pahada ise ağırdır aldatmak.

Ilık İsyan


Kelime oyunu yapmak değil derdim,
Oyunu kelime yapmak...derdim
Derdim de inanmazdın...

Hepsi çok büyük aşklardı...
Hepimizin gıpta ettiği,tıpta olmayan kalpler
Ta ki,Leyla Ferhat’a gönül kaptırıncaya
Mecnun da Şirin ile oynaşıncaya kadar
Yusuf’u bilmem ama Züleyha’yı iyi tanırım.