17 Aralık 2010 Cuma

Hissiyat Fakültesi



Menşei yalnızlık
adı belirsiz
efkarı meçhul bir adamın yazdıklarından ne olacak,
Umut ışıklarının dik geldiği
mutluluk ve hüznün eşitlendiği tarihte
Müsait bir zulmet bulup yazabilirim ancak.

Kıvamında yakalarsan,
maliyeti en düşük ağlama şeklidir yazmak,
Beyinde yaktığı şekeri saymassak.
Ve,en can ciğerlerimi aldatma eşiğimdir kağıdı karalamak,
Yükte hafif,pahada ise ağırdır aldatmak.


Yürektekini unutmanın en iyi yolu değildir bir başkasına bakmak,
Ve hatta,
Yüreğindekini anımsamanın en kestirme yoludur bir başkasıyla bakışmak.

Önce aşka 
sonra vedaya
ve tekrar aşka bakıp yalnızlığa geçmektir ayrılmak.
Taşıması zor,
katlanması işkence olan bir dik duruş şeklidir
ayrışmak...
Yani,Hissiyat Fakültesi 2.sınıf terk gerginliğidir,
aşktan atılmak.

Olası olmayabilir
devrik yaşanan bir aşkın açıklamasını düzenli cümle ile yapmak
Düzeni kuramadığında ise 
en tabii hakkındır ona yaşlanmak.

Telaffuzu yanlış kelimedir aşk,hayata çevrimi hatalı,
Hiç olmadı mı size ‘’seni seviyorum’’dan önce tutuklu kalmak?
Fakat güzelliği de burda işte
jilet gibi giyinip,en zevkli yerinde hadisenin,
tek cümle kuramamak.
Tatlı bir heyecandır esasında bu rezilliği yaşamak.

Bahsi geçmişti sanırım ...
Efkarı meçhul bir adamın yazdıkları bu kadar olur ancak.
Canım yazmak istedi yine...
Ve canım üzülmek istedi,
yoksa kim üzebilir beni.
Hele konu hissiyat ise.
Şimdi de canım sevmek istedi
yoksa kim sevdirebilir kendini
Hele ki konu yarayı tekrar kanatmak ise...

1 yorum: